BİZ KUŞLARI YEDİK
“biz kuşları yedik. onları yedik. gırtlağımızdan yukarı yükselip ağzımızdan patlayarak çıkmasını istedik ötüşlerinin, bunun için, onları yedik. kuştüyleri filizlensin istedik etimizden. onların kanatlarını istedik, onlar gibi uçmak, bulutların ve ağaçların üzerinden süzülmek istedik, bu yüzden onları yedik. mızraklar sapladık, sopalarla dövdük, ayaklarını yere yapıştırdık, tel kafeslere koyduk, kor kömürlere attık ve bunların hepsini sevgi için yaptık, çünkü biz onları sevdik. biz onlarla bir olmak istedik. biz tıpkı onlar gibi temiz, pürüzsüz ve güzel yumurtalar vermek istedik, eskiye dönüp genç ve kıvrak olduğumuz ve bütün sebep sonuç ilişkilerinde masum olduğumuz zamanlarda, onları yemek borumuza tıkadık, kuştüylerini ve her şeylerini, ama işe yaramıyordu, şarkı söyleyemiyorduk, onlar gibi içimizden gelerek, uçamıyorduk, duman ve demir olmadan, yumurtlayamıyorduk, bunun için küçük bir şansımız bile yoktu. biz yerçekimine saplanmışız, biz toprağa bağlıyız. bizim bileklerimiz kan içinde, biz kuşları yedik, biz kuşları çok uzun zaman önce yedik, biz kuşları hala hayır deme gücümüz varken yedik.” - margaret atwood - the tent çeviri: melida tüzünoğlu
205 x 145 saydam branda üzerine karışık teknik